EÄŸitim Modelimiz
AnaokulumuzdAnaokulumuzda bAnaokulumuzda bAnaokulumuzda bAnaokulumuzda bAnaokulumuzda bAnaokulumuzda bAnaokulumuzda bAnaokulumuzda b

Waldorf Yaklaşımı
Waldorf yaklaşımı antroposofi (insanlık bilimi)felsefesine dayanmaktadır. Steiner’in bu yaklaşımı çocuÄŸun doÄŸasına saygı duyulması,
çocuÄŸun doÄŸal ve kültürel baÄŸlamlara uyum saÄŸlaması ve çocuÄŸun gerçek benliÄŸini keÅŸfetmesi üzerine temellendirilmektedir.
Bu sayede çocuÄŸun gerçek potansiyeline ulaÅŸacağı düÅŸünülmektedir. Steiner’in yaklaşımında çocuÄŸun çok yönlü geliÅŸmesi ve holistik (bütüncül) düÅŸünme yapısını öÄŸrenmesi hedeflenmektedir. Bunun gerçekleÅŸtirilebilmesi için sanata bakış açısı, estetiÄŸin geliÅŸtirilmesi ve doÄŸayla uyum önem arz etmektedir. ÇocuÄŸun sanatla ve doÄŸayla uyum içerisinde benliÄŸini keÅŸfetmesi ve
bütüncül geliÅŸimini sürdürmesi amaçlanmaktadır. Waldorf modelinin eÄŸitim ilkeleri 4 prensip altında ele alınabilir:
YetiÅŸkin Tutumları: ÇocuÄŸun hayata karşı güven içerisinde büyümesi, yaÅŸam becerilerinin önemini anlaması ve yaÅŸamsal faaliyetler (piÅŸirme, bahçe iÅŸleri, temizlik vb.) için gerekli becerilerin geliÅŸtirilmesi amaçlanmaktadır.
​
ÇocuÄŸun Ortamı: ÇocuÄŸun kendisini güvende hissedebileceÄŸi bir ortamın oluÅŸturulması,
keÅŸfetmenin güvenli bir ortamda gerçekleÅŸtirilmesi amaçlanmaktadır.
​
Ritmik Günlük YaÅŸam: ÇocuÄŸun kendisine saÄŸlanan güvenli ortamda saÄŸlıklı beslenmesi, düzenli uyuması, egzersiz yapması ve doÄŸa etkinliklerine katılması gibi faaliyetlerin gerçekleÅŸtirilmesi önem arz etmektedir.
​
YetiÅŸkinlerle BuluÅŸmalar: Çocuk çevresindeki yetiÅŸkinlerle kurduÄŸu saÄŸlıklı iliÅŸkiler sayesinde dünyayı tanıma fırsatı bulmaktadır.

Trauma Sensitive School
Trauma Sensitive School anlayışının temel prensibi okul ve çevreyi içine alan saÄŸlıklı bir topluluk inÅŸa etmektir. Trauma Sensitive School yaklaşımında öncelikli hedef okulun sessiz, sakin, güvenilir, travma bilgilendirmeli ve hazır hale getirilmesidir. ÇocuÄŸun öÄŸrenme ortamının düzenlenmesi ve topluluÄŸun her bir üyesinin çocuÄŸun ihtiyaçlarına cevap verebilecek düzeyde bilgilendirilmesi esastır. Bu yaklaşımda okul ortamı onarıcı adalet, ÅŸiddetsiz iletiÅŸim, mindfulness, iÅŸbirliÄŸi ve proaktif çözümler, eÅŸitlik ve travma bilgili çalışanlar üzerine inÅŸa edilmektedir. Okul içerisinde geleneksel yaklaşıma karşı onarıcı düÅŸünce sistemi ile hareket edilmektedir. Okul ortamında bulunan her birey bu yaklaşım çerçevesinde eÄŸitilmekte; böylece okul ortamında ve çevresinde güvene ve ÅŸafkate dayalı, anlayışlı ve travma bilgili bir topluluk oluÅŸturulması hedeflenmektedir. Bireyler çocuÄŸun davranışlarından ziyade, davranışın ötesindeki ihtiyaçları temel almaktadır. ÇocuÄŸun ihtiyaçları ön planda tutulmakta ve bu ihtiyaçları gidermeye yönelik gerekli adımlar atılmaktadır.

Vygotsky Modeli
Vygotsky modelinde çocuÄŸun bireysel öÄŸrenme sürecinin ötesine geçilmekte, sosyal baÄŸlamın etkisinin önemi vurgulanmaktadır. Bu modelde çocuk bilgiyi sosyal etkileÅŸimler yoluyla edinmektedir. ÖÄŸrenme sürecinde sosyal etkileÅŸimin rolü göz ardı edilemez. Bu süreçte dil, zihinsel geliÅŸimde merkezi bir role sahiptir. ÖÄŸrenme çocuÄŸun geliÅŸimine öncülük etmektedir. Vygotsky modelinde diÄŸerlerinden bağımsız, yardım almadan neler yapabileceÄŸi çocuÄŸun gerçek geliÅŸim düzeyi olarak tanımlanmaktadır. ÇocuÄŸun uzmanlardan/akranlarından yardım alarak neler yapabileceÄŸi ise potansiyel geliÅŸim düzeyi olarak ele alınmaktadır. Vygotsky gerçek geliÅŸim düzeyi ile potansiyel geliÅŸim düzeyi arasındaki mesafeyi yakınsak geliÅŸim alanı (zone of proximal development) olarak tanımlamaktadır. Vygotsky modelinde ilk adım çocuÄŸun ustalaÅŸmayı öÄŸrenebileceÄŸi, ancak ÅŸuan tek başına gerçekleÅŸtiremeyeceÄŸi bir görev seçmektir. Bu senaryoda çocuÄŸun yakınsak geliÅŸim alanı belirlenir. Sonrasında ise yetiÅŸkin rehberliÄŸinde, çeÅŸitli yöntemler kullanılarak çocuÄŸa eÅŸlik edilir. Çocuk öÄŸrenme sürecini tamamladıkça yetiÅŸkin desteÄŸini çekmeye baÅŸlar ve sürecin sonunda çocuk tek başına verilen görevi tamamlayabileceÄŸi bir düzeye getirilir. Vygotsky modelinde sadece sosyal baÄŸlamın deÄŸil, kültürel baÄŸlamın da önemi vurgulanmaktadır. Her çocuk kültürel baÄŸlama özgü öÄŸrenmeler de gerçekleÅŸtirir. ÖrneÄŸin aile mesleÄŸi balıkçılık olan bir çocuk balık tutmayı öÄŸrenebilir. Bu çocuk kültürel baÄŸlamda öÄŸrendiÄŸi bu beceriyi sosyal baÄŸlama da (örneÄŸin okul ortamı) taşıyacaktır. Bu nedenle Vygotsky’nin yaklaşımı sosyokültürel teori olarak adlandırılmaktadır.

